ŞİMDİ AŞKLAR YEAH YEAH YEAH! JUST LIKE THAT!!!

Pazar, Mart 24, 2013




ŞİMDİ AŞKLAR YEAH YEAH YEAH! JUST LIKE THAT!!!


İşin en stresli yanı bu biliyor musunuz yansıma dostları? Yani bir blog yazısına başlarken yazıya nasıl başlayacağını bulabilmek zaten beş blog yazısı yazma süresine eş değer olabiliyor. Bir de benim gibi azıcık(!) tembel iseniz "aman bi twitter'ı kontrol edeyim, telefona mesaj gelmiş mi, aa şu haber güzelmiş bir okuyalım..." gibi gereksiz ve oyalayıcı işlerle meşgul olursanız ne yazı yazabilirsiniz ne de bir türlü başlayabilirsiniz. Neyse ki bu sıkıntılı süreci anlatarak başlamış bulundum bebeklerim.

Şimdi bu yazımda son zamanların aşk ilişkilerini, sanal alemde aşk nasıl dönüyor gibi günümüz karın ağrılarını anlatmaya çalışacağım dilim döndüğünce...

Yazıya geçmeden önce benim kankitom, kardeşim, balım, böcüğüm Agresif Sultan da blog yazmaya başladı. Kimdir Bu Kavaşe? pardon :)) "Kimdir bu Hatun?" isimli bir blog adresi açtık kendisine. Blog görsellerini de ben yaptım ayıptır söylemesi. Karı şimdiye kadar tek bir yazı yazdı ama benim blog yazılarımdan bile daha fazla okundu fahişe! Aramızda fahişe, orospu gibi kelimelerin -sadece ikimizin arasında- iltifat olduğunu o yazısında bahsetmişti zaten bi daha beni yazmama gerek yok. Kaltak karı daha şimdiden ünlü havasına girdi. Neyse... Başkası olsa gebertirdim de naparsın bacı. Atsan atılmaz satsan satılmaz.





Neyse efendim konuda sağmayalım. Sağmayalım ne lan? Sapmayalım! Yanlış yazmışım amk... AŞK diyorduk... Eskiden neydi aşk??? Onun uğruna ömrünü feda etmekti, gözlerinin içinin parıldaması, sonsuz bir mutluluk basardı bedeni. İstemsiz kahkahalar, mutluluktan iştah kapanmaları ya da açılmaları, adet günlerinin bile kendini şaşırması, evde orkid bulamama, erkeklerin masturbasyondan, Angelina Jolie'yi hayal edip banyo yapmaktan alıkoyan, sanırsın büllüğünü sadece tuvalette kullanan varlıklar haline getirirdi... -NOT: Tam da bu yazının altına foto olarak bir arkadaşımın daha bebekken billoşunu tutarak çektirdiği fotoyu koymak isterdim ama işte olmuyor maalesef neyse benzer bişey bulurum ben de. Kendisine de sesleniyorum buradan; 4 yıldır verdiğin sözü tut artık. O kendini biliyor.-




Gelelim günümüz AŞK(!) larına; Allah aşkına artık gerçek aşk mı kaldı bu devirde? Herkes sikiş sokuş yeah yeah ooohhh fuck fuck derdinde! Çok açık sözlü oldum biliyorum ama durum bu yani. Cinselliğin uzun bir dönem bastırılmasından mütevellit mi böyle patlama yaptı diye düşünüyorum ama değil yani.Geçmiş dönemlerde yazılan kitaplarda ya da tarihi incelersek eskiden de hayat kadınları vardı, nikahsız birliktelikler falan filan vardı ama günümüzde artık ayyuka çıkmış bir durumda. Hayır cinselliğe bir sözüm yok. Kim ne yaşarsa yaşasın ama artık aşkın ağzına sıçtık topluca.





Şimdi bunu okuyan bir arkadaşım yine bana karşı çıkacak ama bunun suçunun bir kısmı yine biz kızların! Kız dediğin eskiden trip atardı, cinselliğin C'si konuşulmazdı, bakışmalarla bile aşk yaşanırdı ancak günümüzde bazı kesimler "Gelsene bu gece bana! , Hortumunu istiyorum bana boru döşe." demeye başladıklarından itibaren biz böyleyiz. Yani artık isteyen erkek değil kızlar oldu. Eee ne mi oldu? Eskiden adamlara iki trip atınca köpek gibi peşindelerdi -Beyler oradaki köpek tamamen sadakatin mecazi kullanılışı. Kızmayın bana.- Kızın gönlünü almak için bin bir takla atar, dağları deler, çöllere düşerlerdi. Boşuna mı yazıldı bu kadar efsaneler, Leyla ile Mecnun'lar, Kerem ile Aslı'lar, Ferhat ile Şirin'ler... Haa ama kızlar ne zaman ki "gel beni düdükle ne olurr yalvarırım niiiooollluuurrrr" demeye başladı, işte o an işler değişti canlarım. Adamlara şimdi iki trip atayım diyorsun, "Lan nasılsa beni talep eden çok! Nesini çekecem bu amk karısını." deyip hooooppp başka kollara atlıyorlar. Sonra da vay efendim aldatıldım!! Kendi kuyumuzu kendimiz kazdık kızlar.





Versen ayrı dert, vermesen ayrı dert!

Kızlar tamam vermeyelim azıcık edebimizle oturalım, herife gösterelim ama elletmeyelim diyoruz ama o da olmuyor anacım. Günümüzde adamlar artık homoseksüel ilişkilere de yönelmiş durumdalar maalesef. Evli olanlar bile var aralarında. Kimsenin cinsel tercihi ve kimlerle ne yaşadığı elbette bizi ilgilendirmez, saygı da duyarım ama şahsım adına konuşayım; aldatılacaksam da hemcinsim ile aldatılayım diye düşünüyorum. Her halde ki nasılsa bütün fantezilerimi denerim, heyecan olur, bir de o yolu denerim, hamile de kalmaz, üzerime yük de olmaz düşüncesiyle olacak, maalesef tek gecelik ilişkilere de meyil gösterebiliyorlar adamlar. Etmeyin eylemeyin!! O kadar temiz, dürüst, gönlü mükemmel eşcinsel arkadaşlar da var ki anlatamam. Dostlukları hiçbir yerde bulunmaz harika insanlar ama işte cinsellik peşinde koşanlar onları da kullanmaya çalışıyorlar.

Şimdi ne yapalım diye kara kara düşünüyorum kızlar! Versek mi vermesek mi???

Bak gördünüz mü aşk yazalım derken konu sekse geldi dayandı! Neden? Günümüzde aşk bu işte. Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz hoooppp I'm pregnant!!!!! Cinselliğe karşı değilim, cinselliği severim de ki kendi yazdığım ve şu an yarım kalmış hikayemde de  - http//tozlanmishikayeler.blogspot.com - pornografiğe doğru giden sevişme sahneleri yazdım ama sevmek yok oldu artık!!!


Hayır soruyorum size; Sikiniz kalkmadığında, amınız pörsüdüğünde ne yapacaksınız??? Artık beyler başı eğik sikine, kızlar da folloş olmuş amına bakıp durur emekliliklerinde! Başınızı yaslayıp, iki şefkat görmek isteyeceğiniz birine hiç mi ihtiyaç duymuyorsunuz anlamıyorum ki amk! Neyin peşindesiniz lan!





Bu arada aşk demişken bir anım ile yazıma son vereyim. Kezboşlar Allah kimseyi bu duruma düşürmesin anacım valla çok zor, büyük stres!!!


İki sene önce yaz mevsimiydi. O dönem benim bi sevgilim vardı üzerinize afiyet. Sevgilim de değil hoşlanıyoruz ama daha çıkmıyoruz adamla. Herifin eli elime değmedi annem o da çok namusluydu. Neyse işte biz bununla aynı iş yerinde tanışmış, aynı ekipte yer almış, sonrasında da aynı vardiyalarda çalışmıştık. Haliyle bişey olmasa ben lezbo o da gay olmuş olurduk. Neyse işte biz bununla aynı iş yerinden arkadaşımızın nişanına katıldık. Bütün iş yerinden ekip arkadaşlarımız orda güldük eğlendik, hoppidi hoppidi iki de göbek attık. Neyse bu benimki takım elbise giymiş ama bu nişan için değil. Nişandan sonra da aile dostlarının kızı evleniyormuş o düğüne gidicek. Neyse nişan bitti herif bana dedi illa sen de gel. Manyak mısın? dedim, tanımadığım etmediğim düğünde işim ne? Olsun sen benim misafirim olarak geleceksin, kavalyem ol dedi. Benim de canıma minnet. Nişandan çıkmışım saat 8. Bütün bir akşam ne yapayım ki evde. Girdim herifin koluna, gittim nişana. Pardon lan arabayla gittiydik. Siyah Hyundai i20. Herif çok fucker kullanıyodu arabayı. Neyse işte gittik düğüne, meğerse bunun ailesi de oradaymış. Girer girmez ex kayınvalideciğim ve ex görümceciğimle tanıştırdı, bende bi gelin havaları oturduk arkada bir masaya. İkimiz tek başımızayız. Dans müziği çaldı. Herif kalktı ablasını dansa kaldırdı ayıp olmasın diye. Ben de yeni gelin edasıyla oturdum onu bekliycem. Bu arada ben de fırsat bu fırsat dedim ve cayır cayır yanan hormonlarımın da etkisiyle kalktım bizim evde kalmışların sultanı Agresif Sultan'a mesaj attım. "Kızzz takım elbise giymiş bu akşam. Acayip yakışıklı olmuş. Çok hoş kızzzz" gibi uzunca bi mesaj attım. sonra oturdum dansın bitmesini bekledim. Dans bitti, herif masaya yaklaştı bi yandan da telefonu elinde. "bu ne ya?" dedi. Ne ne? dedim. Cevap şu:  "Kızzz takım elbise giymiş bu akşam. Acayip yakışıklı olmuş. Çok hoş kızzzz"!!! İçses: Ben bu mesajı bir yerden hatırlıyorum sanki ama... Dank! Hatta zönk! Abartmıyorum çüşşş ohaaa!!! Geri zekalı Azra!!!! Sen tut dha sevgilin bile olmayan ama cayır cayır yandığın adama olan yangınını anlattığın mesajı yanlışlıkla kendisine at!!! Ne derim, nasıl toparlarım??? Allahım bu ne büyük olay! Rezilliğin daniskası... O an aklıma gelen ilk şeyi söyledim; Yaaa onu Akrep attı yeaaa!! Onun sevgilisi var Yunus. Sürekli takım elbise giyiyor çocuk. Çok hoşuna gidiyormuş. Bana attı mesajı ben de sana yolladım oku diye. Bak gör kızları işte anla... Saçmaladım evet ama inanmamıştır eminim. Üstelemedi sonra... Ne mi oldu? Sevgili olduk, 1,5 sene sonra boynuzladı herif beni. Niye mi??? Konunun ana temasıyla alakalı: Vermiyorum diye. Şimdi de nişanlıymış ve bu yaza düğün var büyük ihtimalle.


Neyse tatlılarım... Bu yazım da böyleydi işte. Sabır gösterip okuduğunuz için hepinizi yaladım yuttum...


Haa bu arada yorum yapmak isterseniz;

Twitter üzerinden;

-yorumlar için-
#şimdikiaşklar 

-takip için-
@icimdekiyansima




Agresif Sultan'ın yönetiminde ki Facebook Grup Sayfamızdan;

AYRICA AHA DA AŞAĞIDA GÖRDÜĞÜNÜZ YORUM YAP KISMINDAN DA YAPABİLİRSİNİZ. ONU YAPMAKTA BİLE ACİZ İSEN AYIP LAN!!! YAŞAMA BENCE...




"Şeytan-i Racim" Filmi Başlamadan Yansıma Değerlendirmesi

Cumartesi, Ocak 26, 2013


Sevgili Yansıma Dostları,

Öncelikle kendi yazıma başlamadan size başlıkta ismini verdiğim "Şeytan-i Racim" filminin konusunu aynen copy paste yapayım;


İstanbul’da Üniversitede okuyan iki ev arkadaşı Emrah ve Salih’in hayatları Salih’in Havas ilmine duyduğu merakla sonsuza kadar değişir.
seytan3 Şeytan ı Racim Cin’ler âleminin ürkütücü varlıklarını kendi emri altına alarak isteklerini gerçekleştirmeleri için kullanmak isteyen Salih ve hiçbir şeyin farkında olmayan ev arkadaşı Emrah kendini bir anda bu korkunç döngünün içinde bulurlar. Emrah’ın hiç huzuru kalmamıştır. Her gece şiddetini daha da artıran kâbuslar ve ürkütücü olaylar zinciri başlar.
Salih öteki âlemin kapılarını açmış ve her şey kontrolden çıkmıştır. Kurtulmak istedikçe daha da derine batmaktadırlar. Emrah, okulunu bırakır ve ailesinin yanına İzmit’e döner. Babası ve ailesi her geçen gün daha da batağa saplanan Emrah’a yardım etmeye çalışırlar. Ancak neyle karşı karşıya olduklarını kimse bilmemektedir. Yardım için son çare Bakırcı Mehmet diye bilinen bu konularda ilim sahibi olan yaşlı bakırcı ustasıdır. Bakırcı Mehmet, Emrah ve Salih’i içine düştükleri bu kara dünyadan kurtarmak için tüm ilmini kullanacaktır. Ancak her şeyin bir sınırı vardır. Karşılarındaki güç kimsenin bir gün karşı karşıya gelebileceğini düşünmediği bir varlıktır. Hak katından kovulmuş olan Şeytan-ı Racim yani İblis’in intikam almak için eline bir fırsat geçmiştir.
Gösterim tarihi: 19 Nisan 2013
Yönetmen : Arkın Aktaç
Oyuncular : Uğur Güneş (Emrah), Ertunç Uygun (Salih), Mehmet Çevik (Bakırcı Mehmet), Ayşe Tunaboylu, Aysan Sümercan
Senaryo : Murat Toktamışoğlu
Hikaye : Quanttum
Müzik : Reşit Gözdamla
Türü: Korku


Efendim şimdi gelelim bizi asıl ilgilendiren kısma... Bu sabah saat 05:30 da uyandım, yapmam gereken bazı şeyler vardı onları yaptım ve yatağıma uzandım. İnsan haliyle uykudan uyanınca ve bir süre uyanık olunca haliyle uykuya dalması da zor oluyor. Ben aldım elime telefonu ne yapsam, hangi siteye girsem diye düşünürken bir anda kendimi sözlük sayfalarında buldum. Önce yazarı olduğum itü sözlükte "sözlükçülerin evindeki paranormal olaylar" başlığında takıldım bir süre. Sonra o sayfadaki bir link paylaşımı beni inci sözlüğe doğru bir yolculuğa başlattı. İnci sözlükte quanttum nickli bir yazar korkunç bir hikaye anlatacağım yaşanmış hemde şekilde vaatlerle bir hikaye anlatmaya başlamış ki ne hikaye. Ben bir iki okur çıkarım diye düşünürken hikaye beni öyle sürükledi ki uyuyamadım. Okudukça okudum, hissettikçe hissettim. Ayrıca bunun yaşanmış olduğunun iddia edilmesi, sıradan olayların yer almaması ve hikayenin anlatımında ki çekicilik beni benden aldı. Sonra ne mi oldu? Bir yerden sonra hikaye yarım kalmış... Devamını getirmemiş yazar. Ben sonra dayanamayıp bilgisayarı açıp bakayım, neler dönüyor diye bakınmaya başlarken bir de öğrendim ki yukarıda bahsettiğim film meğerse quanttum'un yazdığı hikaye imiş. Yani adam bunu tutmuş sözlükte yazmış, beğenilmiş olacak ki film teklifi almış. Haliyle sonunu da yazmamış. 

Şimdi hikayeyi okuyan biri olarak söylüyorum ki gerçekten hikaye çok güzeldi ve eğer film çıkarsa emin olun sinemada asla korku filmi izlemeyen ben, filmin çıktığı gün koşarım sinemaya. O kadar merak ediyorum ki sonunu... 

Sizlere o hikayenin linki de paylaşıyorum, belki filme gitmeden okumak istersiniz diye. ;)



Related Posts with Thumbnails

Duyur

Share |