"The Vampire Diaries" yakında CNBC-e'de.

Çarşamba, Aralık 01, 2010



Amerikan The CW kanalında yayınlanan ve aynı adlı kitaptan uyarlanan, şu anda Amerika'da 2.sezonu yayınlanmakta olan vampir dizisi The Vampire Diaries (Vampir Günlükleri), yakında CNBC-e ekranlarında olacak.

CNBC-e dergisinin her yıl aralık ayında okurlarına hediye ettiği masa takviminde kendi kanalında yayınlamakta olduğu ya da yayınlayacağı yeni dizilerin fotoğfarlarının yer aldığı takvimde, ünlü dizi The Vampire Diaries'te yer alıyor. Bakalım ne zaman ekranlara gelecek.


BEN KÖYDE OKUDUM

Salı, Eylül 21, 2010



Sevgili yansıma dostlarım,

Uzun bir zamandan sonra yine bir blog yazısıyla karşınızdayım. En son referandum gününde birlikte olmuştuk. Referandum sonuçlarını canlı canlı duyurmuştuk. Neyse... Konumuz bu değil. Konumuz; günün anlam ve önemine uygun güzel bir okul yazısı, okul anısı.

Bugün (saat itibariyle artık dün) okullar açıldı tüm yurtta. Kimi öğrencimiz yeni sınıflarına geçtiler, bir yaş daha büyüdüler, kimisi geçen yılın başarısızlığıyla aynı sınıfa devam ettiler ama yerlerinde saymadılar, yaş attılar. Kimisi de daha o küçücük yaşında, belinde çantası, - ki genelde o çanta velisinin elinde olur - elinde suluğu ve yemekliğiyle, minicik okul kıyafetiyle ilk kez okul heyecanı yaşadılar. O heyecan ileride büyük bir pişmanlığa dönebiliyor ama neyse...

Sizlere bu blog yazımda, bugünün anlamına uygun, duygularımı depreştiren, rüyalarıma kadar giren okul anımı anlatmak istiyorum. Öyle baştan sona değil, sadece bir kısmını.

Yıl: 1995-2000 yılları eğitim dönemleri.

Ben ilk okul yıllarımı -ki ben daha ilk okuldayken adı değişip ilk öğretim oldu- bir köy okulunda bitirdim. Birinci sınıftan altıncı sınıfa kadar, tam beş yıl bir köy okulunda eğitim sürdürdüm. Eğitimden ziyade hademelik yaptım da diyebilirim. Kız-erkek ayrımı olmaksızın, haftanın bir ya da iki günü sabah 06:30'da o sımsıcak yataktan kalkılırdı. Okul o kadar yakın da değildi benim. Yürüyerek yarım saat sürüyordu o küçücük bedenimle. Mevsim kış, buz gibi hava. Köylerde havalar daha soğuk olur. Canım annem, kıyamazdı kıymaya ama mecburdum. Sıcacık yataktan kalkılır, çorap giyilir, mavi önlük giyilir, yakalık takılır, saçlar taranıp bağlanırdı. Bütün bunlara sahip olamayıp, büyük okullardan gelen yardımlarla önlük, ayakkabı sahibi olabilen arkadaşlarımda vardı elbette... Şimdi sıra okula gitmekte... Bazı zamanlar uzak olduğu ve yolda başıboş köpekler olduğu için annem götürürdü okula beni. Son 3 yıl ben gittim ama... Bundan utanmıyorum. Küçüktüm ve korkardım köpeklerden. Neyse, okula gidilirdi.

O gün nöbetçi öğrencilerden birisi de sensin. Evi yakı olan nöbetçi öğrenci gelmiş, kapıyı açmıştır. Önce herhangi birimiz sınıfın ortasında duran sobanın kölünü boşaltırdı. Ne kadar becerdiyse artık... Hep beraber ellere badana fırçaları alınırdı. Okulun koca iki sınıfı - bedenimiz küçük olduğu için bize kocaman geliyordu evet- o fırçalar ile tozları temizlenirdi. Sonra, okulun az ötesindeki çeşmeden kovalarla su taşınırdı. Bu sefer de yine o koca iki sınıf bu defa paspaslanırdı. Sıralar tek tek çekilirdi. Paspas işleminden sonra, görevlilerden birisi de yan binada ki anasınıfını aynı şekilde temizlemeye çalışırdı. Orada halılar olduğundan, tozlar ya elektrikli süpürgeyle yoksa el süpürgesiyle halledilirdi. Geri kalan görevliler bu defa da tek tek sıraları ve oturulan yerleri bezle önce siler, sonra da kurulardı.


Referandum Bitti!

Pazar, Eylül 12, 2010

İnternet takipçilerinin beğenerek takip ettiği blog adresimiz, bugün düzenlenen referandumda da okurlarını unutmadı!


ntvmsnbc.com aracılığı ve ayrıcalığıyla referandum sonuçlarını yasak kalktığı andan itibaren canlı canlı, an be an okurlarına duyurdu. Türkiye Geneli ve il il olmak üzere açılan sandık oranları ve yüzdelerle Evet ya da Hayır oylarının ne olduğunu anında takipçilerine duyurdu.

İçimdeki Yansıma, ilerleyen zamanlarda da sizlere en iyisini sunmaya devam edecek.. Bizimle kalın.

Referandum Sonuçları İÇİMDEKİ YANSIMA'da!


Bugün yapılmakta olan referandumun sonuçları, yasak kalktığı andan itibaren İÇİMDEKİ YANSIMA blogunda sizlerle!!

Seçim yasağı YSK tarafından saat 18:00'de kalkması bekleniyor. Biz de boş durmuyor ve Türkiye Geneli referandum sonuçlarını an be an sizlere duyuruyoruz..

Saat 18:00'de burada buluşalım.

Habil ve Kabil // Cain and Abel // 카인과 아벨

Çarşamba, Ağustos 18, 2010



Habil ve Kabil // Cain and Abel // 카인과 아벨





Yine dizi indirme hastalığımın depreştiği günlerden biriydi... Amerikan dizilerini tükettiğim ve o dönem de arada oldukları için yeni bir şeyler indirmem ve izlemem gerekiyordu. Dediğim gibi Amerikan dizileri tükenmişti. Birşeyler yapmam lazımdı. Küçük bir internet gezinmesinden sonra Uzakdoğu dizilerini farkettim. Divxplanet forum bölümündeki dizi altyazıları bölümünde görmüştüm bir kaç Uzakdoğu dizisinin ismini. Bir kaç kez baktım o başlıklara. İçlerinden birisi çok ilgimi çekmişti. Hem fotoğrafı, hem tanıtım videosu hem de ismi... İsminin Türkçe karşılığının "Habil ve Kabil" oluşu meraklandırdı beni. Ancak nereden indireceğimi bilemedim. Sitede bu dizilere ilgisi olan arkadaşlarla küçük bir mesajlaşmanın ardından, nereden, ne şekilde indireceğimi öğrendim. Asıldım torrente tabii... Kaçar mı? Öyle fazla acele de etmedim. İlk önce sadece pilot bölümünü indirdim. İzleyelim bakalım nasıl bir dizi, hikayesi nedir, ne değildir...




Artık o andan itibaren bu dizi benim için ayrı bir efsane olmuştu... Gerçekten de adından da anlaşıldığı gibi iki kardeşin birbirleriyle olan gizli çekişmeyi anlatıyordu. daha doğrusu büyük kardeşin, küçük kardeşine olan içten kıskançlıkları ve çekememezliği. Hikaye sadece bu kadar değil elbette. Dizi ilerledikçe heyecan bin kat daha artıyor. her bölümü sabırsızlıkla izliyorsunuz. Bölümler 1 saat olmasına rağmen, biter bitmez hemen yeni bölüme geçiyorsunuz.



Ünlü Kore televizyon kanalı SBS'in 2008 yılında yayınladığı bir dizidir Cain and Abel. 2008 olmasına bakmayın, hâlâ torrent ve diğer paylaşım dosyaları rahatlıkla bulunabiliyor. Kore dizi geleneğine göre, genelde diziler 1 sezon sürer ve biter. Bu dizi de toplamda 20 bölüm sürüp, ardından final yapanlardan. Dizinin tadı damağınızda kalıyor ama o kadar tadında bitiyorlar ki, bozmadan, berbat etmeden keyifle izlemiş oluyorsunuz. Denemeye değer. İşte dizinin tanıtım videosu;








Tanıtımı bizden, izlemesi sizden... Keyifli seyirler... :)

Aşk ve Ceza

Salı, Ağustos 03, 2010



Sayın yansıma dostlarım,

İzleyenler bilirler... atv'de geçen yıl başlayan, başrollerini Murat Yıldırım ve Nurgül Yeşilçay'ın oynadığı muhteşem bir dizi; Aşk ve Ceza. Aslında ben dizinin sadece ilk 6 bölümünü izledim. Asıl ilgimi çeken o kavuşamama durumlarıydı...

Herneyse, şimdi sizlere o dizi için kendi yaptığım iki adet videoyu paylaşıyorum. Umarım beğenirsiniz.






"Tweetine Bandım"

Pazar, Temmuz 25, 2010



Bir zamanların en ünlü şarkıcılarından biriydi o. Biz onu "abone" şarkısıyla tanıdık ilk olarak. Ardından "bandıra bandıra ye beni" " 8:15 vapuru" gibi şarkılarla devam etti hayatımızda yer almaya. Şarkıcılığın yanında oyunculuğa da adım attı ve 90'lı yolların en çok izlenen gençlik dizilerinden "Çılgın Bediş" olarak hayatımızda anlam kazandı. Evet, Yonca Evcimik'ten bahsediyorum.

İşte o tüm zamanların hiç eskimeyen, yaşlanmayan şarkıcısı şimdilerde yeni bir single çıkarmış ama olmamış, bize göre kendisine hiç yakışmamış. Son zamanların popüler sanal paylaşım sitesi olan twitter'a şarkı yapmış. Yılların "tiridine bandım" türküsünü twitter'a uyarlamış ve ortaya "tweetine bandım" isminde birşey çıkmış. Şimdi size o şarkıyı sunuyoruz. Yorum sizin...

İnteraktif Ayna




Sevgili okurlar,

Şimdi bir ayna düşünün. Şölye gözlerinizin önünde hayal edin. Hem bir ayna görevi üstlensin hem de sizi çok eğlendirsin. Üzerine yazılar yazabileceğiniz, resimler yapabileceğiniz ya da fotoğfralarınıza bakabileceğiniz. Hatta ve hatta oyunlar oynayabileceğiniz... düşününce imkansız geliyor belki ama artık değil. Adamlar yapmış arkadaş diyoruz ve sizlerin huzurlarınıza sunuyoruz.

Interactive Mirror from Alpay Kasal on Vimeo.

AŞK-I MEMNU GERİ DÖNÜYOR (MU)

Cumartesi, Temmuz 10, 2010

Aşk-ı Memnu Dizisi Geri mi Dönüyor?

Reyting rekorları kıran Aşk-ı Memnu dizisi izleyenlerin ısrarları üzerine geri dönecek mi? İzleyenlerin ısrarı üzerine 3. sezonu çekilmesi gündeme gelen Aşk-ı Memnu 3. sezonda bölümler nasıl gerçekleşecek. İşte Aşk-ı Memnu 3. sezon çekilirse neler olacak?

Ekranlarda oynadığı 2 sezon ile izleyicileri ekran başına kitleyen, son bölümüyle adından çok fazla söz ettiren Aşk-ı Memnu. İzleyicilerin yoğun isteği sonrasında diziye 1 sezon daha devam etme kararı aldı. Ancak Bihter’in ve Beşir’in öldüğü, Firdevs’in felç olduğu ve Behlül’ün kaçtığı son bölümün nasıl devam edeceği ise merak konusu. Yapılan açıklamaya göre dizi Bihter’in uykudan uyanmasıyla başlayacak. Son bölüme kadar yaşanan tüm gelişmelerin unutulması gerektiğine dikkat çeken yapım şirketi, herşeyin çok farklı olacağını ve yeni sezonda Matmazel’i ön plana çıkarmayı düşündüklerini açıkladı. Aşık olduğu Nihal’i kaçırma planları içerisinde olan Beşir, yeni sezonda kötü rolde karşımıza çıkacak. Dizideki sevişme sahnelerinin 3 boyutlu olarak çekilmesi planlandığını, heyecanın üst seviyeye çıktığı bölümlerin ise sinemada gösterime gireceğinin açıklayan yapım şirketi, Bihter ve Behlül hakkında ser verip sır vermedi. Devam kararından sonra Aşk-ı Memnu fanatikleri tarafından binlerce telefon aldıklarını söyleyen kanal yetkilileri, “Türkiyedeki her 5 kişiden 3.5′u bu diziyi izliyor. Hedefimiz diziyi dünya genelinde tanıtmak” açıklamasını yaptı.

alıntıdır.

Film Tavsiyesi: Leap Year - Aşka Yolculuk

Cumartesi, Temmuz 03, 2010



Filmi daha az önce izledim ve sıcağı sıcağına bloga yazayım dedim. :) Filmin adı "Leap Year" Türkçe'ye gerçek çevirisini yaparsak eğer "Artık Yıl" olarak çevirebiliriz ancak Türkçe isim olarak "Aşka Yolculuk" uygun görülmüş.

Eski bir İrlanda geleneğine bağlı olarak amaçlanan bir yolculuğun nasıl aşka dönüştüğünü izleyeceksiniz kısaca. Tipik, sonu tahmin edilebilir ve eğlenceli bir romantik komedi filmi olmasına karşın yinede hiç sıkılmadan, büyük bir keyifle izleyebilirsiniz.

İrlanda'nın eşsiz güzellikleri ile bezenmiş film. Yemyeşil doğa görüntüsü, deniz,çiçekler, gecenin ayrı güzelliği ve daha bir çok doğal güzelliklerle gözleriniz adeta bayram edecek. Oyuncuların mükemmelliği ise ayrı bir konu. Müzikler harika! Kendinizi filme öylesine kaptırıyorsunuz ki bir an kendinizi de filmin içinde gibi hissediyorsunuz.

Keyifli seyirler dilerim... :)

Eve Dönüş

Salı, Haziran 29, 2010



Sevgili dostlar,

Nihayetinde geçtiğimiz hafta Antalya maceramı benim için kısa bir süreliğine noktalamış bulunuyorum. Bu macera burada bitmez diye düşünüyorum. Antalya'yı o kadar çok sevdim ki yeniden defalarca gitmek, görmek, gezmek istiyorum. İlk defa bir başka şehirde kendimi memleketimdeymişim gibi hissettim. Ama maalesef ki geri döndüm...

Evimde geçirdiğim her saniye daha çok pişmanlıklarım artıyor. Kendi elimle olmasa da yine de geri dönmüş olmak bana büyük pişmanlıklar yaşatıyor. Biraz daha çabalasaydım, biraz daha uğraşsaydım keşke orada kalmak için diyorum. Eğer Antalya'da kalabilseydim mutlu olabileceğimi, bütün problemlerimi aşabileceğime inanıyorum. Her akşam farklı bir eğlence, mükemmel insanlar, sohbet, kahkaha, şehir turları ve daha nicesi. Çok özlüyorum çok...

Evime döndüğümde daha farklı, her zamankinden daha eğlenceli zamanlar geçireceğime inanıyordum. Bu sefer farklı olacak diyordum ama maalesef. Gelip, gördüm ki her zamankinden daha sıkıcı ve daha boğucu zamanlar geçiriyorum. Anne ve babamı gidip ara ara yazlıkta görüyorum ama evimde yalnız başıma sürekli vakit geçiriyorum. Zor arkadaş zor...

Ven anladım ki; "İnsan yalnız doğar ve yalnız ölür." Benim gibi bazıları ömrünü de yalnız tamamlayabilir. ;)

Sizleri seviyorum yansıma dostları. Beni bu süreç içerisinde yalnız bırakmadığınız için teşekkürlerimi sunuyorum. :)

Arka Sıradakiler İkiye Bölünüyor!

Cumartesi, Haziran 19, 2010

Arka Sıradakiler isimli dizi yeni yayın döneminde ikiye bölünecek!

FOX Tv’nin en iddialı gençlik dizisi "Arka Sıradakiler" yeni yayın döneminde iki parça halinde ekrana gelecek..

Yapımcı Birol Güven Arka Sıradakiler’in devam edeceğini ve yeni yayın döneminde "Arka Sıradakiler- Lise" ve "Arka Sıradakiler- Üniversite" şeklinde iki ayrı dizi olacağını açıkladı..

Yeni dizide Kemal Hoca (Bülent Emin Yarar) farklı bir liseye tayin olacak ve bu lisenin öğrencileri tamamen farklı isimlerden oluşacak..

Arka Sıradakiler’in şimdiki öğrencileri ise üniversiteye girecek ve o dizi bir başka yayın gününde "Arka Sıradakiler- Üniversite" olarak devam edecek..

Yapımcı Birol Güven yeni dizi için cast oluşturduklarını ve şu ana kadar 850 kişinin bu dizilerde oynamak için başvurduğunu söyledi..

kaynak: ucankus

Antalya Günlüğüm -3-

Salı, Haziran 15, 2010



Sevgili dostlar,

Bu yazımda yine Antalya'da yaşadığım gelişmeleri sizlere bildireceğim, şöyle maddeler halinde ve kısa kısa...

* Antalya'ya geleli 4 gün oldu ve hala işe başlayamadım.
* Akdeniz'i sadece uzaktan görmekle yetinebildim.
* Çalışacağım oteli hala göremedim.
* Bar bölümünde çalışacağım ama ne iş yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
* Antalya'nın gezilip görüleceği muhteşem güzellikleri var. Özellikle Tarihi Türk Evleri'ni görmenizi şiddetle tavsiye ederim.
* Yiyecekler, kıyafetler tahminimden daha uygun fiyata satılıyorlar.
* Ayakkabılar maalesef pahalı.
* 2 defa merkeze gittim, ikisinde de hamburger yedim. Artık başka bir şey yemek istiyorum.
* Kemer de çok güzel.
* Pansiyonda ki odam değişti. En üst kattan, en alt kata kovuldum.
* Bugün iş başvurusu için dizi dizi tahlil ve akciğer röntgeni çekildi. Benim gibi hastalık hastası bir insana bunu yaptıran sistemin.... :) neyse
* Otobüslerin ücretlerinde kesin ve net bir tarife yok. Gideceğiniz yere göre ücret alıyorlar.
* Türkü barlar çok meşhur... Güzel güzel çalıyorlar hep. Bir akşam gitmeyi diliyorum.
* Nar ağaçları ve limon ağaçları harika.
* Merkez ile bizim bulunduğumuz yer arası, otobüsle 60 dakika.
* Kırgız kankalarım oldu.
* Kantinin tostlarına bayılıyorum. Ancak her öğün paralı yediğim için, iflasın eşiğindeyim.
* Yeni odam daha küçük ama bana ait olması ayrı bir hava katıyor.
* Yeni odamın televizyonunda 3 kanal var. Kanal D olması yetiyor.
* Artık kendime ait bir dolabım oldu.
* Şu anda da çok açım... :))

Şimdilik bu kadar yansıma dostlarım... Devamı oldukça, yaşandıkça yeniden buluşuruz. Sizleri seviyorum. :)

atv'nin yeni kardeşleri

Pazar, Haziran 13, 2010



Turkuvaz Medya Grubu kanalı atv'nin yeni tematik kanalları yakında geliyor. atv çocuk, atv müzik ve atv haber adında üç yeni kanal olacak. İşte o 3 yeni kanalın tanıtım reklamı;


atv promo from ceyhun kivrikoglu on Vimeo.

ERKEKLERi nasıl bilirsiniz???

Cumartesi, Haziran 12, 2010

Canım Yansıma dostlarım,

Bu yazımda sizlere Antalya'dan edindiğim bazı tecrübelerden biri olan Erkekleri tanımayı yazıyorum. Erkekler nasıldır? Çapkınlık genlerinde mi var? Türk erkeklerinin durumu nedir?

Evet, dostlarım, aslında bildiğim halde hiç kabullenemediğim bir gerçeği artık daha yakinen ve gözlerimin önünde yaşandığını görünce ve bu duruma şahit olunca artık bunu kabüllendim ve şimdi de bunu sizlere yazıyorum.

Farkettim ki dostlarım, erkekler maalesef nefislerine asla hakim olamıyorlar maalesef! Nerede güzel bir kız görürlerse hemen peşinden koşuyorlar. ''Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek peşinden gitmez.'' diye bir lafı savunma olarak kullanmasınlar, yemezler. Dizi köpek, eğer erkek köpekten bu sinyali almazlarsa zaten kuyruk sallamazlar arkadaş. Yemeyin bizi...

Güzel bir kız mı gördüler? Hemen karar veriliyor ve amaçlarına doğru hedef alıyorlar. Ki bu amaçta genelde yatağa atmak oluyor. Hiç sormuyorlar ki acaba bu kızın niyeti var mı? Benim o aynaya baktığım halde kabullenemediğim muşmula tipimi beğeniyor mu? diye hiç sormak yok. Beyefendi istiyor ya, gerisi mühim değil tabiiki.

Ulan! Sen kim oluyorsun da her kız sen istediğin sürece senle yatacak ya da aşk ilişkisi yaşayacak? Sen kendini ne zannediyorsun? Sen nesin ki seçilmiyor, seçiliyorsun?

Biz bazı kızlar azıcık aşka kul köle olmaya hazır ve nazır durumda bekliyoruz bir de. Yok arkadaş! anladım ki bu erkeklerde zerre kadar beyin yok! O kadar yüzeysel düşünüyorlar, o kadar beyinleriyle bazı yerleri yer değiştirmiş ki sexten başka birşey düşünmüyorlar. Bütün sohbetleri de cinsellik üzerine kuruluyor. Bütün bunların yanında beğendikleri ve hedef olarak gördükleri kızlara da dünyanın en kibar ve düşünceli erkeği olarak gösteriyorlar kendilerini. Yemezler koçum! bütün bunları gördükten sonra, bir erkek karşımda durup ağzıylsa kuş dahi tutsa yemem ben o kibar ve nazik erkek yalanlarını.

Erkek dediğin ağır başlı, efendi, bir kızın peşinden yavşak gibi sürekli koşmayan, ne istediğini bilen, aklı fikri sex olmayan, efendi, sözü sohbeti dinlenir, adam gibi adam olmalı. Ama bu zamanda neredee???? Yok arkadaş, kalmadı öylesi. Erkeklerle kanka olmak dışında başka hiçbirşey yapmayacaksın bundan sonra. Feminest olmamak için de bir neden bulamıyorum. Şimdi dersiniz ki; ''Yok artık abartma sende!'' diye. Hayır hayır gerçekten abartmıyorum. Bu tamamen böyle. Hele sizo erkekleri Antalya, Bodrum, Marmaris vs. gibi tatil yerlerine gönderin, o zaman görün kim neymiş diye. Aldatmam diyen erkekte %100 yalan söyler. Aldatmayan erkek yoktur, aldatamayan erkek vardır. Birde öyle bir mantıkla yaklaşıyorlar ki kıza, kolay kolay teklif etmemelerinin ya da edememelerinin sebebi inanın utandıkları, çekindikleri ve ya olumsuz haber almaktan korktukları için de değilmiş şekerim. Tek sebebi, teklif edip, olumsuz yanıt alırsa etrafınızdaki kızları da kaybetmemekmiş!!! Doğru ve kesin karar verip, o zaman hareket etmek gerekirmiş.

Evet, aldatmak erkeklerin genlerinde var, erkeklerin tüm dünyada böyle olduğunu düşünüyorum. Ancak, bu durumun Türk erkeklerinde daha fazla olduğunun farkındayım. Türk erkeklerimiz maalesef uçkurlarına daha çok düşkün oluyorlar. Bu da demek oluyor ki; kusura bakmayın Türk erkek dostlarım ama sizlerle aşk yaşamamak gerekiyor. Güven vermiyorsunuz, üzgünüm. :)

Bu kadar şeyi farkettikten sonra, aşk mı? ASLA!!! Allah korusun, yazdıysa bozsun, aşık olmayı nasip etmesin. Evlilik mi? Ben almayayım! Aldatılmaya hiç niyetli değilim. Erkeklerle kanka olmak mı? Neden olmasın? :) Bütün erkek kankalarıma selam ederim...

Dostlarım, yeni gelişmeler, yeni farketmeler, yeni buluşlar olunca kısmetse sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Kızlar, hemcinslerim, canlarım, bu yazı hepimize bir uyarıdır. İnanıp inanmamak sizlere kalmış. Benden söylemesi...

Sizleri seviyorum. :) Yeni bir yazıda buluşmak dileğiyle.

Antalya Günlüğüm -2-


Yeniden merhaba Yansıma Dostları,

Yine sizlerle bir Antalya Günlüğü yazısıyla birlikteyiz. Bu yazımda Antalya'da dün yaşadıklarımın devamını dile getireceğim.

Bildiğiniz gibi dün en son pansiyona yerleşmiş oranın nasıl bir yer olduğundan bahsetmiştim. Neyse efendim dün pansiyona yerleşip, yazımı yazdıktan sonra az kestirdim. Malumunuz yol yorgunluğu, 2 uçak yolculuğu felan... Ardından kuzenim aradı ve arkadaşının pansiyona geleceğini, birlikte kantine inip birşeyler yememi söyledi. Haklıydı, acıkmıştım ve buna asla hayır diyemezdim.

Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra arkadaşı geldi ve beraber kantine indik. Orada da kuzenimin iş arkadaşları vardı. Tanışma fasılları vs. derken, hayatımın en lezzetli tostunu ve ayranını orada tükettim. :) Dayımın bazı arkadaşlarına kanım ısınsa da bazıları o kadar -afedersiniz- yavşak ki ağzının ortasına terlikle vurasım geldi, tabii denemedim.

Neyse efendim yemeğimizi de yedikten sonra çayımızı vs. içtik ve tekrar yukarıya çıktık. Oda arkadaşım bi yere gideceğini söyledi ve çıktı. Ben kaldım yine yalnız. Bu arada saat 20:00... Kuzenim aradı ve 22:00 gibi pansiyonda olabileceğini söyledi. Ehh bana da biraz internet ve biraz da televizyn keyfi kaldı. Saat 22:20 gibi kuzenim geldi ve haydi çıkıyoruz dedi. ''Nereye?'' dedim, ''gezmeye'' dedi. İyi bakalım, giyindik hazırlandık ve çıktık Aşağı kantinden de Askar adında Kırgız bir stajyeri de yanımıza aldık ve çıktık dışarıya. Ağaçlar ve otlar içerisinde ki bir yoldan gidip, sonunda bir cafeye vardık. Büyükçe bir masada bol kızlı, 4 erkekli oturduk. Erkeklerin 1 i Kırgız, 3'ü Türk, kızların 1'i Türk (ben) diğerleri de Kırgızdı. Türkçeleri çok iyi olduğu için anlaşmada zorlanmadık. Sonra meğerse Katrina adında bir Kırgız arkadaşımızın doğum günüymüş. Pastalar geldi, mumlar üflendi, kızı ağlatmaya çalıştılar ama nafile. 18. yaşını kutluyordu. Ordan kalktıktan sonra hep beraber bir çocuk parkına gidip kısacık vakit geçirdikten sonra, yarı İngilizce ve yarı Türkçe muhabbetin ardından yine pansiyonumuza döndük.

Pansiyonumuza döndük ve hemen yine her zaman ki mekanımız olan kantine inip çaylar içtik. Ben, kuzenim ve erkek arkadaşları. Bu aralar erkeklerle çok takılır oldum, biliyorum. :) Başka şansım yoktu ama... Diğer kızlar da erken kalkacakları için uyudular zaten. Odaya dönsem canım sıkılacaktı vs... Kantinde takılırken de birşey farkettim. ERKEKLERİ! Evet evet, artık erkekleri çözdüm ben arkadaş!

Erkekleri anlatan cümlelerimi de bir diğer blog yazımda okuyacaksınız. Sizleri seviyorum, şimdilik hoşçakalın. Şimdi kahvaltı zamanı... Yine Antalya Günlükleri ile buluşmak dileğiyle.. HOŞÇAKALIN. ;)

Antalya Günlüğüm -1-

Cuma, Haziran 11, 2010

Sevgili Yansıma Dostları,

Bildiğiniz üzere uzun zamandır haberini ettiğim Antalya ziyaretini, yolculuğunu sonunda bugün gerçekleştirmiş bulunuyorum. Sizlere şimdi evden ayrılmadan başlayarak, şu ana kadar yaşadığım bütün olayları tek tek anlatmak istiyorum.

Sabaha karşı saat 04:30 da elimde bavulumla, babamla birlikte evden ayrıdım. Vedalaşma sahnesini elimden geldiğince hızlı ve duygudan yoksun yapmaya çalıştım. Aileme bağlılığım bilinir herkesçe. Annemin üzülüp, ağlamasını istemedim. Sonra çıktık yola ve geldik otobüs durağında hava alanına götürecek servisi bekledik. Servis gelince bindik ve geldik havaalanına...

Hava alanında ki prosedürleri anlatmama gerek yok umarım... Saatimiz gelince uçağımıza bindik. Yerimi bulup oturduktan sonra, host ve hosteslerin (yeni adıyla kabin memurları) bazı bilgileri sunduktan sonra uçak hareket etti. Bu arada erkek kabin memurunun yakışıklılığından bahsetmeme gerek bile yok. :)) Sonra uçak havalandığı anda, ilk kez uçakla yolculuk edecek olan benim yüreğim ağzıma geldi. Her sallanışta, her sallantıda öleceğimizi sandım. Neyin normal bir durum, neyin normal olmadığını bilmediğimden bir süre gözlerim kapalı öylece bekledim.

Çay, açma, kek vs. dağıttıklarında biraz kendime gelmiştim. Zaten açtım ve onları da miğdeye indirdikten sonra anons yapıldı ve inişe hazırlanıyoruz, kemerlerinizi bağlayınız dendi. Bu arada bulutları bu defa yukardan görmek apayrı bir zevk... Karlar yağmış gibi koca bir alana. Ev yok, hiç birşey yok, sadece kar...

Uçak, Ankara Esenboğa Havalimanı'na indikten sonra, o güzelim havalimanının tadını çıkardım. O ne güzelliklerdir öyle!!! Ardından transfer yolcu olarak, iç hatlarda Antalya uçağını bekledim. Bu arada salonda yan tarafıma iki tane Helga (Alman kadın vatandaşı -Turist) oturdular. O ne çene Ya Rabbim :)) Karşıma da süper ötesi bir yakışıklı gencin oturduğunu da unutmamak gerek. Aynı uçağa binemediğimiz için üzüldüm. Belki bişeyler olabilirdi... :P Hoş, hiç bakmadı yüzüme ama!!!

Antalya uçağına biniş anonsu yaptıktan sonra biletlerimiz ve kimliklerimizle birlikte bindik uçağımıza. Bu seferki yolculuk korkutmadı beni. Artık tecrübeliydim. Bu arada Ankara'da hava berbat olduğu için, bulutlar daha çoktu ve içinden geçip gittiğimiz dahi oldu. Bu sefer kabin memurlarının tiplerini beğenmedim o da ayrı. :)) Yeniden dağıtılan sandöviç ve çayı da mideye indirdikten sonra, anons yapıldı yeniden, kemerleri bağlayınız, inişe geçioruz diye. Ve sonunda beklediğim oldu, olan oldu! Basınç sebebiyle sol kulağımda tarifi olmayan bir acı başladı. Aklımı oynatacaktım resmen! Tam 20 dakika nasıl dayandım ben bilmiyorum... İndikten sonra valizimide aldım, kuzen bekliyordu beni. Selamlaştık, sarıldık felan derken sonra kuzen, arkadaşı ve ben arabayla bir Antalya turu yaptık.

Antalya'nın güzellikleri anlatılmaz yaşanır diyorum sadece... Bütün sokaklarda muhteşem güzellikte ki palmiye ağaçları, Akdeniz'in masmavi güzelliği, bol ağaçlandırma ve ormanları, Konyaaltı plajı, merkezi, tünel geçitleriyle ve herşeyiyle muhteşemden öte bir cennet köşesi diyebilirim.

Peki ya otel? Otelin sadece personel bölümünü gördüğümden, henüz daha nasıl bir yer olduğunu bilemiyorum. Otelin ön kısmını görmek henüz nasip olmadı yani. :) Pansiyona gelince...; Şu anda pansiyonda ki yatakta uzanmış vaziyette yazıyorum zaten bu yazıyı. Tek kelimeyle vahşet!!! Öğrenci evi ile hastane odası karışımı birşeyle karşı karşıyayım ki, bu söylenilene göre en iyisi. İnternet ve tv diğer odalarda bulamayabilirim. Allahım kurtar beni. İMDATTT!!!

Antalya'da kaldığım ve internet bulabildiğim müddetçe, Antalya Günlüklerimle sizlerle olacağım. Sizleri seviyorum. Bana dua edinnn!!! :)))

Öyle Bir Şarkı ki...

Cumartesi, Haziran 05, 2010

Tam 1 yıl önce, geçtiğimiz yaz mevsiminde ben dayımları ziyarete gittiğim o koca, muhteşem 9 günden biriydi. Yeni bir telefon almıştım ve hiç içerisinde müzik olmadığı için kuzenimden rica etmiştim. Sağolsun onlarca yolladı o gece. Hiçbirisini dinlemedim desem yeridir. Öyle ki bazılarını 1 senedir meğerse dinlememişim ve hep saklı kalmış.

Dün, piknikte dinlemek için telefonuma müzik atarken, pcden bazılarını silmem gerekti kayıtlı olanların, dinlemediklerimin. İçlerinden bir dosyanın adında sadece ''from internet'' yazıyordu. Şarkının gerçek adı değildi elbette. Sonra açtım bi bakayım dedim. Dinledim... dinledim... dinledim... defalarca ve defalarca dinledim. Aşık oldum bu şarkıya. Hemen internetten aradım sözleriyle şarkıyı ve asıl adını buldum. İddia ediyorum; Daha önce ben bu kadar güzel bir şarkı asla dinlememiştim. Beni böylesine uzaklara, çokkk uzaklara, hayallerime, yaşanmışlıklarıma, acılarıma, derin hülyalara götüren bir şarkı daha önce hiç dinlememiştim. Şarkının tarzı sanırım, arabesk-fantezi. Ancak, öyle aklınıza gelen ağır şarkılardan felan değil. mükemmel ötesi birşey bu...

Bugün, piknik alanında kuzenime de dinlettim. O da bayıldı resmen şarkıya. Defalarca yine dinledik. Öyle ki ikimizin telefonlarının da şarjı bitti artık.Eve geldim, hâlâ dinliyorum... Bu şarkıyı dinlerken inanın müthiş bir aşk hikayesi çıkartabilirim ortaya.

Şimdi kendime kızıyorum. Bir yıldır nasıl oldu da ben bu şarkıyı dinlemedim, nasıl bu kadar geç aşık olabilidim bu şarkıya? Öyle birşey ki; dinledikçe hıçkıra hıçkıra ağlayası geliyor insanın. En mutlu anınızda bile sizi anında yerle yeksan edebiliyor...

O şarkı; İbrahim Candan - Neden Gülüm





ibrahim candan neden gülüm süper amatör damar mp3 izlesene.com



Keyifli dinlemeler.

Gitmek... Gidememek...

Cuma, Haziran 04, 2010


Yıllardır, her yaz tatilinde televizyonda dönüp duran tatil mekanlarını, eğlenen insanları gördükçe, ''Ben kim, oraları görmek kim...'' diye iç geçirir ve asla öyle yerleri göremeyeceğimi düşünürdüm.

Nitekim bu yıl işler değişti. Hayatımda karşıdan bakınca küçük ama benim için büyük değişimler yaşamak üzereyim. Tatil için değil belki ama iş amaçlı, yıllardır hayalini kurduğum tatil merkezlerinden birince işe başlamak üzereyim. Antalya'nın Kemer ilçesinde ki bir otelde işe başlama planlarım var. Hatta önümüzdeki Salı günü Allah nasip kısmet ederse gidiyorum.

Buraya kadar hiç bir sorun yokken, bennim içimi kemiren, bilinmezliklerin verdiği korkular ve düşünceler kaplamış bedenimi. Bir kere herşeyden önemlisi 20 yıllık hayatımda ilk kez ailemden uzakta kalacağım. Bu güne kadar en fazla ayrı kaldığım gün sayısı 9'dur. O da geçen yaz ki dayımlara yaptığım ziyaret. Hiç sıkılmamıştım evet o zamanlar. Kuzenlerimde beraberdi benimle... Neyse konumuza dönelim! Ailemden ayrı kalacak olmak, evimden eşyalarımdan ayrı kalacak olmak üzüyor beni. Ne iş yapacağımı bile bilememek, ne kadar süre çalışıp, ne kadar maaş alacağımı bilememek, orada beni nelerin beklediğini bilememek, benden 2 gün sonra gelecek olan arkadaşımın işe alınıp alınmayacağını bilememek, eğer alınmazsa 10 yıllık kardeşim dediğim en yakın arkadaşımdan ayrı kalacak olmak...... vs. vs. vs. Bütün bunların hepsi korkutuyor beni.

Aktarmalı uçak yolculuğu da hafiften ürkütüyor beni. Daha önce hiç uçak yolculuğu da yapmadım. Nasıl birşeydir, nedir, ne değildir? Bilemiyorum... Üstelik dediğim gibi aktarmalı ve toplamda tam 2 saat 15 dakika uçakta yolculuk yapacağım. Allah hepimizi korusun... Basınçtan kulakları sancıyan ben, uçakta ne yapacağımı bilemiyorum.

Aileden uzaklaşmaya, sevdiklerden uzaklaşmaya geri dönmek istiyorum. Ben vedalardan hoşlanmam. Hatta nefret ederim. Çünkü biliyorum ki o tür sahnelerde dayanamam ve göz yaşı musluklarını sonuna kadar açarım. üzüntüye hiç gelemeyen şeker hastası annemin ağlamasını istemiyorum, babam üzülsün istemiyorum, kanseri yenmiş teyzem üzülsün istemiyorum, kanser belirtisi olan diğer teyzem üzülsün istemiyorum, beni abla gibi seven kuzenlerim üzülsün istemiyorum. Ben üzülmek ve benim yüzümden üzülünmesini istemiyorum. Sıradan bir yolculukmuş, tatilmiş gibi evden güler yüzle çıkmak ve arkamdakileri güler yüzle bırakmak istiyorum.

Böyle de olmaz biliyorum. Nereye kadar evde, ailemle yaşayacağım ki? Hiç iş hayatım olmayacak mı? Bu güne kadar herkes ömrünü ailesiyle mi tamamladı? Evlenince bile ayrılıyor insan ailesinden... Allah gecinden versin, ölüm bile en büyük ayrılık değil midir? Bir yere kadar insan ailesiyle kalıyor hayatta. Doğanın kanunu bu!

Ben ailemden uzaklaşmak istemiyorum, kimseyi üzmek istemiyorum ama bir yandan da deli gibi gitmek istiyorum. Beni bilinmezler korkutuyor. Kısacası; Ben vedaları sevmiyorum!!!

Yeni Merlin Dizisi : CAMELOT

İngiliz televizyon kanalı BBC'nin ünlü Merlin efsanesinden ekrana taşıdığı dizisi Merlin henüz bitmemiş ve önümüzdeki son baharda 3.sezonuyla ekran yolculuğuna devam edecekken, Amerikan tv kanalı Starz'da aynı efsaneden yola çıkarak bir dizi yapmaya karar vermiş. Dizinin adı ise; Merlin dizisinde de sıkça adı geçen ve ülkenin ismi; CAMELOT.






Bu kez Merlin rolünde çok tanınmış bir oyuncuyu göreceğiz. Çok kısa bir süre önce yayından kaldırılan FlashForward'ın Mark'ı Joseph Fiennes. Onun dışında ki oyuncular ise şöyle; Eva Green (Morgana),Jamie Campbell Bower (Arthur) ve Tamsin Egerton (Guinevere).
Camelot, 2011 yılında Starz'da başlayacak.
Oyuncuların isimlerine tıklayarak, fotoğraflarını görebilirsiniz.

Aşk-ı Memnu, Yeni Bölüm Fragmanı

Cuma, Mayıs 28, 2010
Adım adım sona yaklaşırken, olayların iyice gün yüzüne çıktığı ve her bölüm gerilimin biraz daha arttığı Aşk-ı Memnu dizisinin önümüzdeki hafta yayınlanacak olan 76.bölümünde işler daha çok karışacak. İşte fragman;


HUNG 2. sezon tanıtım filmi

Perşembe, Mayıs 27, 2010
HBO'nun yazlık dizilerinden HUNG'un 2.sezon tanıtım filmi çıktı...
Bir jigolonun yaşadıklarını anlatan dizi HUNG'un tanıtım filmini aşağıdan izleyebilirsiniz. :)


Legend of the Seeker Sevenler Örgütlendi!

Pazar, Mayıs 23, 2010



İptal olan Legend of the Seeker'ın son bölümü dün akşam yayınlandı.

Dizinin hayranları ise pes etmiş değiller. Güçlü bir kitle olduklarını herkese göstererek kanalların ilgisini çekmeye çalışıyorlar.


Hemen her dizinin bitiminde dizinin hayranları, Internet'in bize sağladığı olanakları kullanarak diziyi kurtarmak için kampanya yaparlar.

Legend of the Seeker'ın hayranları da geri kalmadılar, dizinin 3. sezonuna devam edebilmesi için bir saveourseeker.com web sitesini oluşturdular.

Diğer kampanyalardan farklı olarak sadece kuru kuru imza toplamıyorlar; aynı zamanda diziyi kurtarmak için yapılacak çalışmalar için bağış topluyorlar.

5 kişilik bir ekip tarafından yürütülen kampanyanın duyurulmasından itibaren 72 saatten az bir süre içinde ilk hedef olan, Daily Variety dergisine reklam vermek için gerekli 6244$'a ulaşıldı. Çeşitli sanatçıların hazırladığı çalışmalardan hayranların oylarıyla Miriam Kintscher'in reklamı seçildi; derginin 7 Mayıs tarihli sayısında yayınlandı.

Aradan geçen bir haftada toplanan bağışlarla, yine Kinstcher tarafından hazırlanan bir reklam 3600$ karşılığı, bu kez Hollywood Reporter'ın 14 Mayıs sayısında yayınlandı.

Şu an yapılan çalışma ise iki hafta süreli: 30 Mayıs'a kadar toplanan paralarla dizinin ilk sezonunun DVD'lerinden satın alarak halk kütüphanelerine dağıtılması. Hem dizinin kârı artacak hem de binlerce yeni insanın Seeker'la tanışmasıyla potansiyel yeni izleyiciler oluşacak. Hedef en az 10000$ ile 250 adet DVD. İlk hafta sonunda 7684$ toplandı bile.

Dizinin temel aldığı Doğruluk Kılıcı kitaplarının yazarı Terry Goodkind imzalı bir mesaj yayınlayarak kampanyayı desteklemekten gurur duyduğunu belirtti.

Terry Goodkind'ın desteği sadece yayınladığı mesajla bitmiyor, belirli bir miktarın üzerinde bağış yapanlara onun imzaladığı dizinin ilk sezon DVD'si hediye ediliyor.


kaynak: 22dakika

AŞK-I MEMNU VEDA ediyor!

Perşembe, Mayıs 20, 2010
Kanal D'nin 2 sezon boyunca reytinglerde en üst sıralarda yer alan, Türkiye de ve Avrupa'da bir çok seyircisi olan ve bütün yayın hayatı boyunca bir çok tartışmalara konu olan, Halid Ziya Uşaklıgil'in 1900 yıllında yazdığı aynı adlı eserinden ikinci kez ekranlara uyarlanan AŞK-I MEMNU dizisi çok yakında VEDA ediyor. Tanıtımları yavaş yavaş dönmeye başlayan dizinin final bölümünün tarihi de 24 Haziran 2010 Perşembe akşamı olarak belirlenmiş.

NOT: Dizi daha önce 1975'te TRT tarafından ilk kez televizyona uyarlanmış ve büyük ilgi görmüştür. Dönemin şartlarına uygun olarak çekilen dizinin Bihter karakterini, ünlü sinema oyuncusu Müjde Ar canlandırmıştır.

NOT 2: Aşk-ı Memnu eserinde ki ve dizide ki ''Ziyagil'' soyadı halid ZİYA uşaklıGİL
'den geldiği söylenmektedir. Kesinliği bilinmemektedir.

İşte o muhteşem VEDA fragmanı;


aşk-ı memnu da veda - 24 haziran 2010 | izlesene.com



CBS'in 2010-2011 Kış Sezonu Dizi Programı

Çarşamba, Mayıs 19, 2010



Amerika'nın en çok izlenen kanallarından CBS’in 2010-2011 sezonu programı da belli oldu. Kanal, yeni sezona üçü komedi beş yeni yeni diziyle giriyor. Program şöyle:

Pazartesi

  • 20:00: How I Met Your Mother (6. sezon)
  • 20:30: Rules of Engagement (5. sezon)
  • 21:00: Two And a Half Men (8. sezon)
  • 21:30: Mike and Molly (Yeni)
  • 22:00: Hawaii Five-O (Yeni)

Salı

  • 20:00: NCIS (8. sezon)
  • 21:00: NCIS: LA (2. sezon)
  • 22:00: The Good Wife (2. sezon)

Çarşamba

  • 21:00: Criminal Minds (6. sezon)
  • 22:00: The Defenders (Yeni)

Perşembe

  • 20:00: The Big Bang Theory (4. Sezon)
  • 20:30: S**t My Dad Says (Yeni)
  • 21:00: CSI (11. sezon)
  • 22:00: The Mentalist (3. sezon)

Cuma

  • 20:00: Medium (7. sezon)
  • 21:00: CSI: NY (7. sezon)
  • 22:00: Blue Bloods (Yeni)

Pazar

  • 22:00: CSI: Miami (9. sezon)

“Criminal Minds”ın spin-offunun kış sezonunda yayınlanması planlanıyor.

Reality showlar listeye alınmamıştır.


kaynak:dizidizi.net

ABC'nin 2010-2011 Kış Sezonu Dizi Programı

Salı, Mayıs 18, 2010

FOX ve NBC'den sonra şimdi de ünlü Amerikan kanalı ABC'de 2010 - 2011 kış sezonu dizi yayın akışını duyurdu. Logosuna bile aşık derecesinde tutkun olduğum ABC'nin işte yeni sezon dizi yayın akışı;

Pazartesi

  • 22:00 Castle (3. sezon)

Salı

  • 20:00: No Ordinary Family (Yeni)
  • 22:00: Detroit 1-8-7 (Yeni)

Çarşamba

  • 20:00: The Middle (2. sezon)
  • 20:30: Better Together (Yeni)
  • 21:00: Modern Family (2. sezon)
  • 21:30: Cougar Town (2. sezon)
  • 22:00: The Whole Truth (Yeni)

Perşembe

  • 20:00: My Generation (Yeni)
  • 21:00: Grey’s Anatomy (7. sezon)
  • 22:00: Private Practice (4. sezon)

Cuma

  • 20:00: Secret Millionaire (Yeni)
  • 21:00 Body of Proof (Yeni)

Pazar

  • 21:00: Desperate Housewives (7. sezon)
  • 22:00: Brothers & Sisters

Kış sezonunda yayınlanması planlananlar

  • Happy Endings
  • Mr. Sunshine
  • Off The Map
  • V

Reality showlar listeye alınmamıştır.

kaynak: dizidizi.net




NBC'nin 2010-2011 Kış Sezonu Dizi Programı


FOX'tan önce bir diğer ünlü Amerikan kanalı NBC'de 2010 - 2011 kış sezonu dizilerinin yayın akışını açıklamıştı. İşte o yayın akışı;

NBC kanalı yeni yayın dönemine; 5 komedi, 7 dram, 1 realite şov ile giriyor. Fazla uzatmadan:

Pazartesi
20:00 – Chuck (4. sezon)
21:00 – The Event (1. sezon)
22:00 – Chase (1. sezon)

Salı
20:00 – The Biggest Loser (10. sezon)
22:00 – Parenthood (2. sezon)

Çarşamba
20:00 – Undercovers (1. sezon)
21:00 – Law & Order: SVU (12. sezon)
22:00 – Law & Order: Los Angeles (1. sezon)

Perşembe
20:00 – Community (2. sezon)
20:30 – 30 Rock (5. sezon)
21:00 – The Office (7. sezon)
21:30 – Outsourced (1. sezon)
22:00 – Love Bites (1. sezon)

Cuma
20:00 – Who Do You Think You Are (2. sezon) / School Pride (1. sezon)
21:00 – Dateline
22:00 – Outlaw (1. sezon)

  • Mini-Sezon Olarak Yayınlanacaklar
    The Cape
    Friends With Benefits
    Perfect Couples
    The Paul Reiser Show
    The Apprentice
    The Marriage Ref
    America’s Next Great Reastaurant
    Parks and Recreation (kesin değil)

FOX'un 2010-2011 Kış Sezonu Dizi Programı



Amerikan FOX kanalı, 2010 - 2011 kış sezonundaki dizilerin yayın akışını açıkladı. İşte yayın akışı;

Pazartesi
20:00 – House (7. sezon)
21:00 – Lonestar (1. sezon)

Salı
20:00 – Glee (2. sezon)
21:00 – Raising Hope (1. sezon) / Keep Hope Alive (1. sezon)
21:30 – Running Wilde (1. sezon)

Çarşamba
20:00 – Lie to Me (3. sezon)
21:00 – Hell’s Kitchen (7. sezon)

Perşembe
20:00 – Bones (6. sezon)
21:00 – Fringe (3. sezon)

Cuma
20:00 – Human Target (2. sezon)
21:00 – The Good Guys (2. sezon)

Cumartesi
20:00 – Cops (23. sezon)
20:30 – Cops (23. sezon)
21:00 – America’s Most Wanted (24. sezon)

Pazar
19:00 – The OT
20:00 – The Simpsons (23. sezon)
20:30 – The Cleveland Show (2. sezon)
21:00 – Family Guy (9. sezon)
21:30 – American Dad (6. sezon)



Grey's Anatomy'e Geri Dönüşüm...

Pazartesi, Mayıs 17, 2010



Hayatımın dizisidir... Severim. Candır, heyecandır, herşeydir... Bir medical drama serisi olarak hayatıma yıllar önce giren Grey's Anatomy'den bahsetmek istiyorum sizlere...

Yıllar önceydi... Show TV'de bir dizi başlayacaktır; Doktorlar. Tanıtımı, oyuncuları ilgimi çekmiştir. Kesin izlerim ben bu diziyi dedim ilk gördüğümde. Sonra hergün aldığım Vatan Gazetesinin o zamanlar yayımda olan Televizyon ekinde bir gün Doktorlar'dan bahseden bir yazı vardı, ''Artık bizim de Grey's Anatomy'miz var'' başlıklı... Okudum tamamen yazıyı. anlamıştım ki Doktorlar dizisi, ünlü Amerikan Grey's Anatomy dizisinden uyarlamaydı. Bütün oyuncuların fotoğrafını tek tek görmüştüm o zaman.

Aradan bir kaç yıl geçti ve o zamanlar ki TGRT kanalı FOX'a dönüşecektir. Son haftasında da yeni kanalda ki bazı yapımların reklamı dönerken, bir reklamda perşembe akşamları prime trime denen en çok reytinglerin döndüğü bir saat diliminde Grey's Anatomy yayınlanacaktır. Ben de büyük bi heyecan doğmakta ve FOX'a aşk başlamaktadır. O gün gelir ve FOX'ta o dizi izlenir. Yalnız izleyemediğim içindir ki pek birşey anlaşılmamıştır bir süre sonra dizi gece 00:00'a alınınca yeniden izlenir ve ilk bölümden aşık olunur.

Bir süre sonra FOX'un yayıncılık anlayışından ötürü dizi yayından kaldırılmışır. Ben çok üzüldüm tabii o zamanlar. Sonra öğrendim ki bu tür diziler internette de izlenebilmektedir. Hewmen büyük bir heyecanla dizi indirilir ve bi çırpıda izlenir.

Şimdi dizi 6.sezonunda ve ben hâlâ ayıla bayıla izlemekteyim... Ancak...!!! Geçtiğimiz şubat ayında bende baş gösteren hastalıktan dolayı ölüm korkusu sebebiyle doktorlara, hastanelere ve hastalık isimlerine karşı aşırı bir psikolojik bunalım oluşmuştur. Bu dönemi elbette anlatmayacağım ancak o zamandan beridir ben en sevdiğim dizi Grey's Anatomy'i izleyemez olmuştum. Ne kadar acıdır bilemezsiniz insanın en çok sevdiği, kopayamacağı, deli gibi izlediği bir diziyi, sırf korkuları yüzünden izleyememesi...
devamı>>

Sophia Bush, Türkiye'de Az Daha Tutuklanacakmış!

Pazar, Mayıs 09, 2010

'One Tree Hill' dizisinin yıldızı Sophia Bush, fotoğraf merakı yüzünden Türkiye’de hapse girmekten son anda kurtulduğunu söyledi. Vatan gazetesinde yer alan habere göre Hollywood güzeli, Türk askeri üssüne girerken “gözaltına” alındı. Hollywood’un genç yeteneklerinden, Maxim ve FHM dergileri tarafından dünyanın en seksi kadınlarından biri olarak gösterilen, One Tree Hill dizisinin yıldızı Sophia Bush, Türkiye’de neredeyse askerler tarafından tutuklanacağını, anlattı.

Eski ABD başkanı George W. Bush ile bir akrabalığı bulunmayan 27 yaşındaki yıldız, geçen aylarda film çekimleri arasında tatile Türkiye’ye geldiğini, fotoğraf çekmek için kendisini doğaya attığını ancak çektiği yerler arasında askeri üsler de olunca başının derde girdiğini anlattı.

Bush, “Ben fotoğraf çekerken yanıma birden subaylar ve askerler geldi. Bir subay kendisini tanıttı ve kameramı istedi. Ben de ona ‘Neden’ diye sordum. Bana dağda bazı bölgelerin fotoğraflarını çekemeyeceğimi söyledi. Ben de ”Tamam, fotoğrafları silerim“ dedim. Beni hapishaneye atmakla tehdit edince, kameramı ona vererek hemen bölgeden ayrıldım” dedi.

Contactmusic sitesine göre, Sophia Bush son filminin çekimleri için Almanya ve Türkiye arasında mekik dokuyordu ancak olay da nerede gerçekleştiği açıklanmadı. Sophia Bush, olayı “Subay bana 'Bak kameranın bana vermezsen, hapishaneye girersin' dedi, ben de ’Tamam al, senin olsun’ dedim” sözleriyle anlattı.

NOT: alıntıdır...

Gül Beyaz Gül

Perşembe, Mayıs 06, 2010
Muhteşem ses Ümit Sayın'dan nostalji yapalım biraz... Muhteşem yorumuyla beni benden alan şarkısı; Gül Beyaz Gül karşınızda;...

Avatar : The Last Air Bender / Avatar : Son Hava Bükücü Filminin Fragmanı

Perşembe, Nisan 29, 2010
Tüm dünyada ve ülkemizde de beğeniyle izlenen, Nickelodeon'un çizgi filmi olan ve 2008'de son bulmuş olan Avatar: The Last Air Bender / Avatar: Son Hava Bükücü çizgi filminin sinema filmi yakında vizyona girecek. Sinemadan önce, işte fragmanı;

Son Hava Bükücü

Disko Kralı'ndan Feyzalarak... Bir Ümit Besen Bestesi...

Pazartesi, Nisan 26, 2010
Bir kaç saat önce Disko Kralı programında büyük usta Ümit Besen'in canlı performansında dinledik bu şarkıyı. Hemen aradım buldum. Sizler için, kendim için... Huzurlarınızda Ümit Besen'den ''Unutmaya Ömrüm Yeter mi?'' Keyifli dinlemeler.



NOT: Video youtube sitesinden alıntıdır. İzleyemiyorsanız, lütfen DNS ayarlarınızı yapınız.

Çiçekler Açtı, Papatyalar Yüzünü Gösterdi ve İçimdeki Yansıma'ya Bahar Geldi.

Pazar, Nisan 25, 2010



Sevgili Yansıma Dostları,
Biliyoruz biraz geç kaldık ama evet sonunda bahar havası, İçimdeki Yansıma sayfalarında da kendini sonunda göstermeye başladı.
Mis gibi havanın hakim olduğu şu günlerde, bizler de artık eski, bir fincan kahve ve kalemlerin, post-it lerin bulunduğu masa görüntümüzden sıyrılıp, kendimizi dışarılara attık. Gördük ki Papatyalar çoktan çıkmış ortaya, mis gibi kokuyor.. Benim de en sevdiğim çiçek papatya olduğuna göre, bize de bu yakışır deyip tamamen görüntümüzü değiştirip, papatyalı bir görüntüye geçiş yapmış bulunmaktayız. Baharı kutluyoruz, çiçeklerle kutluyoruz. Umarız beğenmişsinizdir.
Bizlerle kalın, içinizdekileri yansıtmaya devam edin, yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin.

Artık Ne Duamsın Ne de Bedduam...''

Cumartesi, Nisan 24, 2010
Türkiye'nin en iyi seslerinden Işın Karaca yeni albümünü çıkardı. ''Arabesque'' isimli albümünde daha önce çeşitli sanatçılar tarafından seslendirilmiş olan arabesk parçaları yeniden seslendirmiş ve kulağımızın pasını silmeye yetmiştir. Albümde benim en sevdiğim şarkı; daha önce Bülent Ersoy tarafından seslendirilmiş olan ve Işın karaca tarafından da müthiş seslendirilen ''Ne Duamsın, Ne de Bedduam'' şarkısı. Şimdi sizlere hem Bülent Hanım'ın hem de Işın Hanım'ın seslendirmelerini sunuyorum. Bakalım hangisini daha çok beğeneceksiniz;

BÜLENT ERSOY - NE DUAMSIN NE DE BEDDUAM




IŞIN KARACA - NE DUAMSIN NE DE BEDDUAM



Yorum sizin...

NOT: Videolar youtube'dan alınmıştır. İzleyemeyen arkadaşlarımız, lütfen DNS ayarlarını yapılandırsınlar. DNS ayarları için; TIKLAYIN sSitenin sağ en altındaki rakamları, DNS bölümüne girip, kaydedip izleyebilirsiniz.

Lady GaGa & Beyonce - Telephone

Pazar, Nisan 18, 2010
Lady GaGa ve Beyonce bir olmuşlar, Telephone diye bir şarkıya müzikal film tadında uzunca bir klip çekmişler. Bir de sonunda demişler ki... Neyse onu da klibi izleyip, sonunda siz görün. :) İyi seyirler.


Güzel Bir Rüya

Cumartesi, Nisan 17, 2010

Sevgili yansıma dostları,

Sizlere bu defa gördüğüm bir rüyadan bahsetmek istiyorum. Beni benden alan, ilginç duygular yaşatan, gerçekmiş gibi hissettiren, uyanınca da ''Keşke devam etseydi.'' ya da ''Keşke gerçek olsaydı.'' dediğim bir rüyadan...

Büyüklerimiz derler ki; Bir rüya gördüğünüz zaman bunu diğer insanlarla paylaşmayın. Ben paylaşmak istiyorum bu defa... Rüyamda evleniyordum. :) Evet evet! Rüyamda bembeyaz gelinlik içerisinde, güzel bir mekanda, son derece şık bir düğünle evleniyordum. Ancak bu rüyada bir sorun vardı. Dâmat beyi hiç tanımıyordum çünkü ha bire yüzü değişiyordu... :)) Düşünüyorum da benim gerçek hayatımda hiç böyle değişken bir aşk hayatım yok! Neden böyle gördüm ki acaba?... Durmadan adamın suratı değişiyordu ama ben evleniyordum. Dans etmek için piste davet edildiğimiz zaman, mekanın sunucusu mu artık neyi oluyorsa, beni aynen şu şekilde çağırdı;'' Öncelikle, güzelliği ile herkesi büyüleyen, eşinin hayat arkadaşı olan gelin hanımı davet ediyoruz...'' Ahhh!!! Ne güzel rüyaydı.

Sonrasında da uyandım. :)) Meğerse herşey bir rüyaymış... Rüyalar tersine çıkar derler. Acaba evde mi kaldım??? :)) Sevgiyle kalın...

Şablon Savaşı


Sevgili dostlar,

Blogumuz açılalı bir kaç saat olmasına ve (bu yazıyla beraber) sadece üç post girilmesine rağmen ilk geceden tam 3 şablon değiştirildi. İlk iki şablonu özellikle çok beğenmee rağmen, sorunlu ve eklenti kurulamayan, yorum yapılamayan şablonlardı. Benim için de sizlerin beğenisi ve yorumlarını çok önemli olduğu için şu anda görmüş olduğunuz şablonu seçtik ve bununla yola devam ediyoruz. İlerleyen zamanlarda yeni ve güzel şablonlar - tabi sağlam olması da önemli - karşımıza çıkarsa eğer, değişime her zaman açık olan ben, o zaman da şablonumuzu değiştirebiliriz.

Şimdilik bu şablonla idare etmenizi ve affetmenizi temenni ediyorum.

The O.C. Tanıtım


The O.C., 5 Ağustos 2003-22 Şubat 2007 tarihleri arasında ABD'de FOX kanalı tarafından yayınlanan komedi-drama dizisi. Dizi Josh Schwartz tarafından kurgulanmış, Orange County'de zenginlik içinde yetişen gençler ve onların ailerinin yaşamlarını konu almıştır. The O.C. 50'den fazla ülkede gösterilmiştir. Dizideki müzik seçimleri beğeni toplamış, az tanınan gruplar kendilerini tanıtma fırsatı yakalamışlardır. Dizi müziklerinden 6 adet albüm yayınlanmıştır.


Kişisel yorum; Açıkçası sevgili yansıma dostları, ben bu diziye daha bugün başlayabildim ve henüz 2 bölüm izlememe rağmen fena halde aşık oldum diyebilirim. Normalde yapısal olarak bitmiş bir diziyi izlemem, izleyemem ama bu düşüncem the OC için kırılmış durumda :)

Nuvola apps important blue.svg Uyarı: Yazının devamı, eserin konusu hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir.

Merhaba! Tüm Yansıma Dostlarına...

Sevgili Yansıma dostlarım,

Beni internet caimasından pek fazla kişi olmasa da tanıyan tanır... Genellikle twitter ve facebook arkadaşlarım bilirler bu takma adı. İçimdeki Yansıma!

Aylar önce ''Aynadaki Yansıma'' olan takma ismim, gerek mecburiyetlerden gerekse kendi isteğimle ''İçimdeki Yansıma'' oluvermiştir. ''Peki Aynadaki Yansıma nereden gelmiştir?'' diye merak edenleriniz varsa söyleyeyim; Heroes dizisinden. Heroes dizisinin ilk sezonunu dahi izleyen varsa bilir. Dizide Ali Larter adlı muhteşem oyuncunun canlandırdığı Niki karakterini de bilirsiniz. O karakter, aynaya baktığı zaman ölmüş olan ikiz kardeşinin yansımasını görür, kardeşi kötüdür ve ara sıra aynaya Niki'yi hapsedip, onun işlerine burnunu sokar vs... İşte bu sahneleri gördüğümde inanılmaz hoşuma gitmiş ve o günden sonra Aynadaki Yansıma oluvermişti adım. Sonra saflık mı dersiniz, aptallık mı dersiniz bilmem ama ani bir kararla twitter hesabımı kapatmış ve yeniden açmak istediğimde o ismi alamamıştım. Yeniden twitter üyeliği oluşturmak isteyince bir sürü yansıma denemiş ve sonunda İçimdeki Yansıma'ya karar kılmıştım.

Çok uzun bir yansıma hikayesinden sonra, kendimi twitter, facebook gibi internet sitelerine sığdıramayıp, bloglara da adım atmış bulunmaktayım. Umarım siz de blogumu sık sık takip eder, içimden yansıyanlara şahitlik edersiniz. Şimdiden hepiniz hoşgeldiniz.

Sevgiyle kalın...
Related Posts with Thumbnails

Duyur

Share |