PAYLAŞIL(A)MAYAN YALNIZLIK

Cumartesi, Ekim 29, 2011




  Sevgili Yansıma Dostları,
  Yüreği güzel, sözü sohbeti ayrı güzel, canım arkadaşım Nazım'dan yepyeni bir yazı daha karşınızda... Bildiğiniz gibi daha önce de " KİMİ TANIDIK ?" başlıklı güzel yazısıyla blogumuza güzel bir renk getirmişti. Şimdi yine çok güzel bir konuyla ve keyifli yazısıyla tekrardan karşımızda Nazım... 
  Lafı daha fazla uzatmayıp, sizi bu keyifli yazıyla baş başa bırakıyorum. :)


PAYLAŞIL(A)MAYAN YALNIZLIK



O kadar çok seviyorum ki yalnızlığımı kimseyle paylaşmıyorum.
 

Öncelikle ufak bir özet vâri bir şey geçmek istiyorum. Geçen ki kimi tanıdık yazı dizemden sonra bana bir rahatlama gelmiş olup, düşüncelerimi paylaşmış olmanın vermiş olduğu huzurla bayağı bir idare ettim ben. Fakat gel gelelim bugün yine Azra (içimdeki yansıma) ile Twitter’da yazışırken yalnızlığı özlediğini dile getirdikten sonra bana bir haller geldi. Hazır içim doluyken yine yazayım dedim ama bu sefer noktasından virgülüne dikkat edeceğim elimden geldiğince.


O kadar çok seviyorum ki yalnızlığımı kimseyle paylaşmıyorum. Şimdi ilk olarak baktığımızda yalnızlık genel kelime anlamıyla o kadar çok anlam taşır ki hangi birisine değinelim? Yalnız olmak, yalnız kalmak, kimsesiz olmak, paylaşamamak, yalnız hissetmek, başka insanları görmek, kendi içine sıkışıp kalmak, sadece kendinin var olması, kimseye bir şey anlatamaman, yapacak bir şeyinin olmaması, kafanın sürekli aynı düşüncelere sabitlenmesi, hayattan zevk alamamak, bazen kendine kızmak, bağırmak, çağırmak, küfretmek, ağlamak, evrenle kavga etmek, evreni sorgulamak, hayatı sorgulamak, kaderi anlamaya çalışmak, umursanmamak, düşünülmemek, takınılmamak, önemsenmemek bunlar sadece yalnızlık denildiğinde birbiri ardına sıralanan, bana yalnızlığın ifade ettiği, birbiriyle bağlantılı terimler. Bunları istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz tabi. Tek tek ele aldığımızda aslında hepsi tek başlarına insanlığın genel sorunları. Göründüğü üzere de her şeyin temeli tamamen o hissedilen ‘’yalnızlık hissi’’nden öteye bir şey değil. Kabaca üstten bakıldığında insanlar ikiye ayrılır genel olarak: İlk kısım yalnızlığı sevip onunla yaşayan\mahkûm olan diğer kısımda ‘’içimdeki yansıma’’  gibi yalnız kalmak isteyen, normal hayatın yoğunluğundan, insanlardan bıkmış kişiler topluluğu. Her ne kadar şu ana kadar yazı bilimsel makale gibi devam etse de ne yapabilirim ki işte. Canım o derece sıkılıyor ki yazıyı uzattıkça uzatmak araya farklı şeyler sıkıştırıp belki 3-5 yemek tarifiyle süsleyip zaman geçirip uyuyana kadar devam edip uyanıp yarın yine kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Ayrıca ara bilgi; Şu ‘ki’leri nasıl yazdığımızı bir türlü hatırlayamadım. Bir ara tekrardan Google’dan ona bakmam lazım. Bir sonraki yazımı daha da düzgün yapabilirim. Arada yazıyoruz ne yapabilirim ki? Devam edecek olursak konu bayağı dağılmış gibi dursa da size direk olarak canlı yalnızlık örneği gösteriyorum. İç sese de değinmek istiyorum. O iç sese bir ara ciddi kafayı taktım. Tam olarak nereden geliyor diye. Genelde insanları o iç seslerden kimse daha iyi anlayamaz bu evrende.


Etrafınızdaki insanlara bakın! Tek tek derinlemesine inceleyip, kimin için, hangi seviyede olduğunuzu sorgulayın. Eğer en ufak, çok hassas, aşırı ufak bir hüznü, bir sıkıntıyı bile çaktırmamaya çalışırken bile birisi çıkıp onu anlıyorsa tebrikler yalnız değilsiniz. Sonsuza kadar olmasa da ortalama 3-5 sene mutlu yaşayabilirsiniz. Bir de kendinize şu soruları sorun tekrar en basit örneklerden; Doğum gününüz olduğunda kaç kişi kutluyor? Kaç kişi size hediyeler veriyor? Kaç kişi sizi o derece sevip önemsiyor? Eğer sonuçlar istediğiniz gibi çıkmadıysa evet, sizde yalnızlığınızı kimseyle paylaşamıyorsunuz demektir. E, o zaman yalnızlığınızı sevin, kimseye vermeyin onu koruyun kendinizle kavgalardan uzak durun.

Nazım KILIÇ 
Related Posts with Thumbnails

Duyur

Share |